İnşaat Mühendisliği Blogu

TTNET ile Geleceğini Netleştir

Sizlere bugün TTNET’in düzenlemiş olduğu organizasyondan kısa kesitler aktaracağım. Benim de katılmış olduğum bu organizasyon cidden çok zevkli  ve yararlıydı. 4 oturumda gerçekleşen seminer  4 saat gibi bir süre sürse de o vakite değdi.Bu oturumlar kısaca şöyleydi ;

13:00-14:00 İnternet Sen Bizim Herşeyimizsin.

14:00-15:00 İlham Veren Başarı Öyküleri ( Canten Kaya Hocamızla süper  1 saatti : )

15:15-15:45 Yurtdışında Ekonomik Eğitim Olanakları

15:45-17:00 İş Hayatının Kapıları Nasıl Açılır. (Hollywood HİKAYESİ süperdi : )

Yukarda belirttiğim şekilde 4 oturumda gerçekleşti. Çok  keyif alarak dinlediğim en güzel seminerlerden biriydi. O kadar övdüm ki şimdi bu yazıyı okuyanlar acaba bunlarla bi bağımı var diye düşünebilir. Malasef yok : )

İlk oturum da interneti nasıl kullandığımıza ve  sadece tüketici olduğumuza değinildi . Ve dünya sırasında internet başında vakit geçiren ülkelerin başını çekiyormuşuz nerdeyse. Çok acınacak bir durum bu ülkemiz için.Sadece tüketici olduğumuzdan dolayı. Tabi ürettiğimiz şeylerde varmış. Townster isimli facebook oyununun sahipleri 2 odtülü türk gençmiş. Ve bunun başka bir örneği CRYSİS oyununun yapımcıları Gaziantepliydi galiba 3 türk kardeşmiş.Ve bunun benzeri konuşmalar yapıldı.

İkinci oturum konferansın patladığı kısımdı. Canten hocamız milleti kırıp geçirdi. Kendi isminden yani CANTEN isminden neler çektiğine değindi. Genelde insanlar Canten ismini bayan zannediyorlarmış. Bende öyle sanmadım dersem yalan olur : )Ardından anne ve babalarımız sayesinde nasıl özgüvensiz evlatlar yetiştirilir onun örneklerini sundu. Ve sonuna kadar da haklı.
” Bak Şaziye’nin oğlu sınavı kazandı en güzel üniversiteye yerleşti  sen hala çalış çalış  gibi : ) “hep başka insanlarla karşılaştırılmaktan bunalan bizlerin duygularına tercüman oldu.  İletişim konusundan  da bahsetti biraz. Konuşma da Sözün Ses Tonunun ve Beden Dilinin ne oranda iletişim de etkili olduğunu Cem Yılmaz’dan kısa videolar vererek mükemmel bir şekilde anlattı. Tabi o mükemmel hikaye ve uygulamayı da unutursak ayıp ederiz Can Hocamıza : ) Bu ifade mi görse çok sevinirdi sanırım . Can diye hitap ettiğimden dolayı yani. Neyse konuyu dağıtmayalım

Söz              :  %7

Ses Tonu   : %35

Beden Dili : %58

Beden dili büyük bir oranda iletişimde öne çıkıyor. Konuşurken insanlarla göz teması önemlidir. 3 Saniyelik göz teması o insana hiç değer vermediğin anlamına geliyormuş. 8 saniye üstü göz teması ise normal bir iletişimi ifade ediyormuş. Daha da ilerletti hocamız ben o kısımları yazmıyacağım : )Bu konuşmalar yaptıktan sonra tüm salonda herkes kollarını yukarı kaldırsın ve ben  1-2-3 deyince herkes elini çaplatsın dedi. Ama nedense herkes  1-2 dediğinde çaplattı. Çünkü  1-2 dediğinde kendisi önce elini çaplattından . Biz onun hareketi baz olarak sözünü 2. Plana attık.Yani beden dilinin önemi ortaya koydu. Tam olarak ifade edemesem de anladınız siz.Anlamanyanlar mail atsın bana ben onlara video çeker yollarım : )

Ve bilgi konusunda herkesten faydanlanmak gerektiğine parmak bastı ve bunun hakkında güzel iki hikaye paylaştı bizimle..Ben sizinle bir tanesini paylaşacağım yoksa blog yazım baya uzun olacak okumazsınız hatta okumaya üşenirsiniz kendimden biliyorum : ) Ve hikaye şöyle başlar ;

Bir gün bir taksicinin tekeri patlar Bakırköy Akıl Hastalıkları Hastanesi önünde.Taksicinin derken taksicinin taksisinin tekerlegi yani :p  Tekerdeki bijonları tam sökerken bijonlar yol kenarındaki  mazgaldan içeri fırlar gider. Adam tabi üzülür naptım ben, ne yapacam şimdi burada kaldım şimdi derken karşıdaki bahçeden 2 kişi seslenir taksiciye. Taksici olayı anlatır ve adamlardan biri kötü olmuş ya falan der. Diğeri ise şahane bir fikir verir taksiciye. Her tekerden bir tane bijon sök daha sonra diğer lastikte kullan hiç değilse sizi gideceğiniz yere kadar götürür der. Taksici çok sevinir tabi. Çok akıllıca der. Ve adamlara yaklaşarak hocam çok sağolun falan der.(Doktor zanneder )Adam derki ben hoca değilim taksici sorar “-ya nesin”. Yanındaki diğer adam da “-deli deli “der o. Taksici sorar delisin sen nasıl düşündün bunu.Deli de cevap verir ”-Deliyizde aptalda değiliz kardeşim” : ) Yani kısaca bilgi aldığın kişiyi küçümsemeyeceksin. TTNET’te öyle yapıyor  100.000 ögrenciye form doldurtarak; insanların tüm cep telefonlarında kullanabilecekleri mobil uygulama önerilerini ve Facebook’a özel bir oyun yapsanız ne yapardınız?  Soruları hakkında önerimizi aldılar..Bu öneriler içinden kayde değer yüzlerce fikir öner illaki çıkacaktır. Ve TTNET bu fikiri hayata geçirecektir. Fikir sahibini de görürler mi bilmiyorum. Formun arkasında katılım koşulları falan vardı okumak lazım saat zaten 23:01 olmuş okuyamam şimdi.Neyse zaten kazanamadık ödülü de kazananlar düşünsün okusun :  ) Amma da uzun oldu ya kendime inanamıyorum  desem yeridir ..

Üçüncü Oturumda yurtdışı kapsamlı konuşmaydı. Çok ilgimi çeken bir nokta vardı. Ülkemizde ÖSYM’nin 2007’de resmi gazetede yayınladığı bir ibare varmış. Yada adı neyse işte. LİSE MEZUNU HERKES AB ÜLKELERİNDE SINAVSIZ İSTEDİĞİ ÜNİVERSİTEDE İSTEDİĞİ BÖLÜMDE OKUYABİLİYORMUŞ.Bundan daha yeni haberimiz oluyor . Sadece yabancı dil zorunluluğu varmış şartlı kabul ediyorlarmış. Neyse işte bizden geçti belki bu yazımı okuyan sınava hazırlanan gençler daha erken haberdar olur belki yurtdışında eğitim almak için deniz aşırı ülkelere açılırlar..
Farklı olmaktan bahsetti. Bir fotoğraf açtı işte fotoğafta sürüsüyle inek vardı. Ama içlerinden bir tanesi çok farklıydı çünkü onun renkleri farklıydı. O bir MOR İNEKTİ. İlerde iş başvurularında farklılığınız ile kabul göreceğimize ve o işe farklılığımız sayesinde alınacağımıza değindi ve güzel bir örnek verdi.Bir reyon düşünün 3 çeşit süt var. Danone-Pınar- Ve üzerinde sadece Süt yazan sütler var. Siz olsanız hangisini yada hangilerini tercih edersiniz. Danone ve Pınar demelerinizi duyar gibiyim. Tabiki de Pınar ve Danone Sütlerini tercih ederiz çünkü onlar daha güzel pazarlanmış diğer sütten bir farkı var.O sadece üzerinde süt yazan sütü kimse tercih etmez ne kadar da ucuz olsa . Aynı inekten de çıkmış süt olsa tercih etmez. İşte bu güzel örnekle biz üniversiteli gençleri birleştirdi karşılaştırdı diyelim. Hepimizin üniversiteden mezun olacağız ve herkes aynı diploma. Aynen üzerinde sadece süt yazan o süt kutusu gibi. Ancak kendimize birşeyler katarak farklılığımızı ortaya koyarız. Kendimizi geliştirerek o sıradanlıktan çıkar farkındalığımızı ortyaya koyarız.Ve bir ilginç olay anlatayım size. Cem hocamıza 8 ögrenci gelir World and Trawel kaydı için. Neyse hocamız kayıt eder ama adamlarda bir ilginçlik olduğunu en başından anlar. Çünkü adamlar sürekli sırıtıyorlarmış. Bunları Californiya’ya gönderir.Aradan geçen bi zman sonra bu elemanlar hapse düşerler. Şuçları da çok ilginçtir.Hollywood yazısınn altında mangal yakarlar : )

Ve son oturum dördüncü oturum.PDA Eğitim ve Danışmanlık Genel Koordinatörü Abdulkadir ÖZBEK hocamızın sunduğu son oturum da ileri ki iş başvurularımız da dikkat etmemiz gereken hususlardan bahsetti. Bu kısım ile ilgili ses kaydını da sizinle paylaşacağım.Bu oturumda anlatılan çoğu şeyi not almam iyi oldu. Size daha net aktarabileceğim.

Öncelikle Özgeçmişten bahsetti. Özgeşmiş içeriğinin nasıl olması gerektiğinden, özgeçmişte nelerin yazılması nelerin yazılmaması gerektiğinden vb. konulara değindi. Özgeçmiş yazarken genelde yapılan hatalar, hobiler kısmında yazılan Kitap okumak, müzik dinlemek gibi abes şeylerden kaçınmak gerek.Onun yerine kişisel eğitim kitapları okurum, Türk Sanat Musikisi dinlerim demek daha anlamlı ve etkileyici olur.Ve özgeçmişimizi  farklı bir şekilde sunmak. Mesela başvuru yapacağınız şirketin müdürünün o gün doğum günüdür özgeçmişinizi pasta üzerine yazdırarak gönderebilirsiniz. Bu çok etkili bir yöntem olabilir. Bu örnekler çoğaltılabilir.Dergi, katalog şeklinde de hazırlanabilir.Ve özgeçmiş ne çok uzun ne de çok kısa olmalı dengeyi  iyi kurmak gerek.

Özgeçmişinize ilave edeceğiniz fotoğrafınız ne kadar güzel olursa o kadar etkili olur. Güzel derken takım elbiseli falan. Yoksa web camdan çekenler mi  desen erkek arkadaşı ile ortak fotoğrafını koyanlar mı desen bunlar yapılan absürük şeyler.

Email adresleriniz düzgün olmalı. Misal adısoyadı@hotmail.com gmail.com mynet.com gibi kalıplarda sade olmalı. cılgıngenc@hot. crazygırl89@hot. Gibi email adresleri sizin kabul görmemenize sebep olabilir. Mesela kendinize ait bir blog açıp hosting şirketinin vermiş olduğu email adresini kullanmak size artı değer katacaktır. Misal beni ele alalım. Blog adresim www.emrezengin.net email adresim de info@emrezengin.net bu şekilde yani.

Deli gibi büyüyen FACEBOOK. Facebook hesaplarımız da bu konu da çok önemli. Ne paylaştığınız neyi begendiniz nasıl fotoğraflar yüklediniz ileride iş başvurularında önünüze çıkabilir hatta çıkar sizlerde ona göre önlemlerinizi alınız.Sizi iş başvurularında mahcup duruma düşürecek paylaşım sizin kabul görmemenize neden olur.Eeee ben boşunamı yeni  temiz bir facebook hesabı açtım : )

Ve son olarakta işverenle iletişime geçme.Artık burası size kalmış. Staj yaparsınız işvereni tanırsınız staj sonrası adamla muhabbeti koparmazsanız ileride başvuru yaptığınızda tanınmış olmak size avantaj olarak geri dönecektir. Bu konuda da bi adım ben attım sayılır. Allah sonumuzu hayretsin. Türk Telekom Emlak Müdürü Mehmet  Ali Sözüer  beni sima olarak tanır staj yaptığım zaman muhabbet etmişliğimizde var. Sağolsun çok yardımcı da oldu. Ve 2. Stajımı karayollarında da o ayarladı. Buradan minnettarlarımı iletiyorum.

Özgeçmişinizi gönderirken Ön Yazı yazarak göndermeniz daha iyiymiş. Ön yazıyı da bi ara el atarız.

Valla çok yoruldum bundan sonraki kısma devam edemiyeceğim zaten çok birşey kalmadı.Önemli noktaları size aktardım.Artık kalan kısmı Abdulkadir hocamızdan dinlersiniz : )Daha etkili olması açısından. Evet bu arada farkındayım çok uzun bir yazı oldu.Zaten bu yazıyı gördüyseniz okumuşsunuzdur. İnşallah faydalı olabilmişimdir. Esen KALIN…

 

Exit mobile version