İnsanlar kendilerine, kendileri ve düşünceleri hakkında sorular sorulmasından ve yorumlar yapmaktan çok hoşlanırlar. Ama nedense kendi kendilerine soru sormayı hiç sevmezler. Ve hayatımızda kendimize sormamız gereken en önemli sorulardan iki tanesi, bu yazının başlığında var. Ne istiyoruz? Neden istiyoruz? Bir çok insan ne istediğini bildiğini sanıyor. Ama aslında çocukluğundan itibaren kendisine öğretilen şeyleri istiyor veya istediğini sanıyor. Ve zaman zaman içinde farklı istekler oluştuğunda bunu savuşturarak ”mutlu” yaşamına devam ediyor. Çünkü korkuyor. Bildiğinin dışına taşmaktan korkuyor. Farklı şeyler için adım atmaktan, başarısız olmaktan, elinde tuttuğu alışkanlıkları kaybetmekten korkuyor. Ve bana sorarsanız hayatı bu şekilde yaşayıp bitirdiğinizde yaşamış sayılmazsınız. Kendini tanımadan, şekillendirilmiş bir hamur olarak ama kendinizce ”güvende” yaşanılmış bir hayat! Bilemiyorum, kararı siz vereceksiniz.
Şimdi ”ne istiyoruz?” sorusuna bir bakalım. Herkes çekim yasası, pozitif düşünce ve beyin gücü konularında az çok bilgi sahibidir eminim. En çok istediğin şeye sahip olursun diyor bu yasalar. Pek çok kişi de bu kuralı uygulamak için harekete geçiyor. Ve çok istediği şeyleri durmadan düşünmeye başlıyor. Mucizeleri için zaman belirliyor. İstiyor, istiyor, istiyor. Düşünmeden, bilmeden, çılgınca, bilinçsizce, şımarık bir çocukmuşçasına istiyor. O araba benim olsun, bu kız benim sevgilim olsun, o adam benim kocam olsun, bu evi alayım, şu işe sahip olayım, şu kişi bana aşık olsun, öbürü ondan ayrılsın veya büyük ikramiye bana çıksın gibi örnekler. Yazdıklarımı okurken, bu kişileri kafanızda canlandırın. Hatta bahsedilen kişi siz bile olabilirsiniz, dürüst olun kendinize. Peki istekte bulunan bu kişiyi düşünürken size bir soru sormanızı istesem, ne sorardınız? Benim aklıma ilk şu soru geliyor. Bu kişi tüm bunları neden istiyor? Mesela siz, neden o güzel kız ile birlikte olmak istiyorsunuz? Neden büyük ikramiye size çıksın istiyorsunuz? Neden o adamla evlenmek istiyorsunuz? Cevap genel olarak ”mutlu olmak için” olacaktır. Peki ama mutluluk nedir?
Yani ne istediğimiz konusu ne kadar önemliyse, neden istediğimiz konusu da o kadar önemlidir. Bahsettiğim tüm bu şeyleri kendine göre bilinçli ama aslında son derece bilinçsizce isteyen kişiler, istediklerini elde edemeyince de evrenin yasalarına çamur atıyorlar. ” Gördünüz mü? Ne oldu çekim yasası? Hani isteyince oluyordu? Hani düşünce gücü çok önemliydi?” diyorlar. Tek bir sorum var o kişilere ”İstediğiniz şeyi neden istemiştiniz?”
Gerçekten de oturup bir düşünün. Bazen çok istediğimizi sandığımız şeyleri neden istediğimizi bilemeyiz. Ruhsal doyum noktasına ulaşamadığımız her an isteklerimiz çoğalıyor ve bu isteklerin sebeplerini bilemiyoruz. ”Sadece mutlu olmak” diyoruz. Ama bu bir cevap değildir. Çünkü mutlu olmak çok genel bir deyim. Binlerce şekli olabilir. Anlattıklarımın kolay anlaşılması için bir örnek vermek istiyorum.
Mesela birlikte olmak istediğiniz biri var. O kişi ile iletişiminiz olmasına rağmen onu istediğiniz şekilde elde edemediniz. Size aşık olmasını sağlayamıyorsunuz. Dualarınız ve yakarışlarınız yanıtsız kalıyor. Kaç kere telefon ya da bilgisayar başında size bir mesaj atması için saatlerce dilekte bulundunuz ama sonuç başarısız. Ve içinizden diyorsunuz ki ” Ben bu kişiyi çok seviyorum. Devamlı da dua ediyorum. Neden olmuyor?” Size sebebini söyleyeyim. Çünkü gerçekten, neden o kişiyi istediğinizi bilmiyorsunuz. İkincisi de büyük ihtimalle nasıl isteyeceğinizi bilmiyorsunuz.
Yani demek istediğim, kafanızda o kişiyi bir ilah gibi canlandırmış olabilirsiniz ve onunla birlikte olmak sizin için masallarda yaşamak gibi bir deneyim olacak sanıyorsunuz. Ve bu sebeple bu kişiyi istiyorsunuz. İşte burada büyük hatayı yaptınız bile. Her hangi bir dileği isterken onu gerçekten ama gerçekten neden istediğinizi düşünün. Genel bir cevap aramayın. Bu kişi beni mutlu edecek, bu kişinin iyi bir işi var, o çok güzel, o çok yakışıklı, o şöyle, o böyle… Bunlar birer sebep değildir.Kendinize sebep sorduğunuzda ve sessizce düşündüğünüzde kalbinizin en derininden bir yanıt alamıyorsanız, tüm sebepleriniz birer saçmalıktır.
İnsan hayatı boyunca istiyor. Duaları, hayalleri ve umutları oluyor. Ama isteklerinin çoğu amaçsız ve kalbinden gelmediği için bunları elde edemiyor. Edemeyince de, ya hayata ya da inancına küsüyor. Oysa ne büyük hatadır ki, Allah’tan umut kesmek. Dininiz, inancınız ne olursa olsun farketmez. İnandığınız şeyden umudunuzu yitirmek en büyük hatadır. Böyle durumlarda dönüp kendinize bakacaksınız. Neden istediğiniz ya da istediğinizi sandığınız şeyleri elde edemediniz? Çünkü ne istediğinizi ve neden istediğinizi bile bilemiyordunuz. Bazen sadece çevrenizi tatmin etmek için bile dilekler diliyoruz. Bu durum öyle acınası bir durumdur ki. Hayatı yaşarken lütfen kendinizi ve kendi arzularınızı unutmayın. Ailemiz ve arkadaşlarımız yaşamımızda çok önemlidirler. Ama lütfen kalbinizin sesini dinlemeyi unutmayın.Başkalarından önce kendinizi mutlu etmeyi öğrenin. Hayatta en önemli düşünce sizin düşüncenizdir. Ve yine en önemli kişi de sizsiniz. Çünkü siz bu dünyadan gittiğinizde,sizinle ilgili olan her şey ve herkes zaten anlamını yitirmiş olacak. Ben size bencilce yaşayın ve etrafınızı umursamayın demiyorum. Aklı başında ve yüreğinde iyilik taşıyan herkes ne demek istediğimi çok iyi anlamıştır.Umarım ”neden” konusuna açıklık getirebilmişimdir. Şimdi de ”nasıl” konusuna biraz değinmek istiyorum. Aslında bunlar bağıntılı konular ve şimdi size asla şu şekilde oturun, bu şekilde uzanın ve gözlerini kapatarak şu kelimeleri söyleyin demeyeceğim. Çünkü bence inanç ve dua etme tarzı tamamen kişinin kendisi ile ilgilidir. İster yalnız olun, ister kalabalıkta, ister karanlık, ister aydınlıkta, isterseniz oturun veya isterseniz ayakta olun. Bunlar önemsiz. Önemli olan şu ki; önce ne istediğinizi düşünün ve neden istediğinizi de sorgulayın. Lütfen istediğiniz şeylerin sizin yararınıza olurken başkalarının zararına olmamasına dikkat edin. Niyetinizi temiz tutun ve kalbinize sorun. Ve anlatmaya başlayın. Nedenlerinizi dürüstçe sıralayın. Ama sıralarken kendinize de dürüst olun. Unutmayın bu duayı kabul edecek olan, içinizdekini sizden daha iyi biliyor! İsteğiniz, bir başkasına nispet ya da kendinizi kanıtlama adına olmamalı. Sadece kalbinize sorun. Neden istediğinize çok emin olun. Zaten bu dediklerimi yaptığınızda pek çok arzunuzun aslında size ait olmadığını göreceksiniz. Gerçekten kalpten istemediğiniz şeyler, şıklarınız arasından silinecek. Ve sonunda ÖZ’e ulaşmış olacaksınız. Eleme yapmak hayatınızı ferahlatmak adına da çok güzel bir adım olacaktır. Aslında anlamsız olan yüzlerce isteğin peşinden koşmak yerine, sizin için gerçekten anlamı olan bir tek şeyin peşinden koşmak bence çok daha değerlidir.
Söylediklerimi düşünün. Gerçekten oturup istemeden önce bir muhasebe yapın. Bu istekler sizin mi? Size ne yararı olacak? Bu yarar size gerçekten mutluluk sağlayacak mı? Başkaları bundan zarar görecek mi? Ve en önemlisi bu dilek gerçekten kalbinizin en derininden mi geliyor? Cevaplarınız sizi doğru yola götürecektir. Şimdiden başarılar dilerim.
Ve bir sonraki yazımda da, sevgi ile istemenin önemine biraz daha derinden bakmak istiyorum. Tekrar görüşmek dileği ile sevgiler.
Yazan : Aslı Ece ÖZDOĞAN / kendinigelistir.com
I feel so much happier now I understand all this. Tahkns!